20 Ekim 2016

Senede Bir Gün "Purge" Yapmak İster Miydiniz?


"Purge" (pörc diye okunur.) kelime anlamı olarak arınma, temizlenme demek. Yönetmen ve senarist James DeMonaco bu kelimeden tam 3 film çıkardı. Bir çeşit Amerikan distopyası olan bu filmlerin ana konusu ortak: Senede bir gün "purge" yapılıyor. 

"Purge" yani "arınma gecesi" diye türkçeye çevrilen bu olay her sene belirli bir günde akşam 7'den sabah 7'ye kadar -12 saat boyunca- her türlü suçun serbest olması anlamına geliyor. Akşam yedide sirenler çalmaya başlıyor ve tüm televizyonlardan arınma gecesinin başladığına dair duyuru yapılıyor. 12 saat boyunca polis, itfaiye ve sağlık servisleri çalışmıyor. İstediğiniz her suçu işleyebilirsiniz. Yalnızca belirli mevkilerdeki devlet görevlilerinin dokunulmazlık hakkı var. Ayrıca roketatar, bazuka ve el bombası gibi patlayıcı silahların kullanımı yasak. Bunlar dışında her türlü silah kullanımı serbest. Peki durup dururken nereden çıkmış bu arınma gecesi fikri? Amerika, ekonomik sorunlar, işsizlik, açlık ve yüksek suç oranlarıyla zor zamanlar geçirdiği sırada "The New Founding Fathers of America" (Amerika'nın yeni kurucu babaları) diye bir grup politikacı ortaya çıkmış ve tüm bu sorunların çözümü olarak önerdikleri "purge" sistemi de kabul görmüş. Arınma gecesi sayesinde ülke genelinde suç oranları aşırı derecede düşmüş, işsizlik %1 seviyesine kadar gerilemiş ve ülke ekonomisi güçlenmiş. E tabii yılda bir gece tüm suçları işlemek serbest olduğu için herkes o geceyi bekliyor haliyle suç oranları da düşüyor... Arınma gecesi konusunda halk ise ikiye bölünmüş durumda. Arınma gecesinin doğru olduğunu düşünen sokağa çıkıp suç işleyenler ve arınma gecesini doğru bulmayıp tehlikeden korunmak için tüm geceyi evlerinde geçirenler. Hal böyleyken düşünün bakalım siz hangisi olurdunuz? Her türlü suçu işlemeniz serbest olsa o gece ne yapardınız? (Yorumlarınızı bekliyorum.)

James DeMonaco'nun yazıp yönettiği bu distopya içinde geçen üç filmlik purge serisinin konusu genel hatlarıyla bu şekilde. İmdb'ye göre bu filmler aksiyon, korku ve bilim-kurgu katerigorilerinde yer alıyor. Aşağıda her film için biraz daha özele girmeye çalışacağım.

The Purge (2013)



Serinin ilk filmi diyebileceğimiz filmde tanıdık yüzler olarak Ethan Hawke ve Game of Thrones'un Cersei Lannister'ı Lena Headey var. Purge gecesi insanlar evlerinin kapı, pencere ve duvarları için özel güvenlik önlemleri alıyorlar. İşte Ethan Hawke'ın canlandırdığı ana karakter de bu özel güvenlik sistemlerini satarak para kazanan bir adam ve oldukça fazla para kazanmış olacak ki komşular buna gıcık oluyor. Arınmaya katılmayacak olanlar kapısı penceresi çelik zırhlarla güçlendirilmiş evlerinde oturmaktadırlar. Fakat James Sandin (Ethan Hawke) ve ailesi için bu sefer işler pek de iyi gitmeyecektir. 

Filmin imdb puanı 5.7 (145bin oylama). Genel anlamda bu distopya senaryosu bana göre oldukça başarılı fakat bu film daha çok klasik bir ev istilası (home invasion) örneği olarak kalmış. Purge gecesini tek bir ev üzerinden anlatıp dışarıdaki büyük kaosu görmezden gelmek bence filmin en büyük eksiği. Yine de korku, gerilim sevenler ve arınma gecesinin kurgusunu merak edenlerin izlemesini öneririm.


The Purge: Anarchy (2014)



Serinin ikinci filminde tanıdık yüz olarak sadece Frank Grillo'yu görüyorum. İlk filmde eksikliğini hissettiğimiz arınma gecesinin kaosunu bu filmde yönetmen başarılı şekilde yansıtmış. Sadece bir eve odaklanmak yerine tüm şehri gözler önüne sermiş. 

Filmin başında 3 farklı olay ve insanlar var. Fakir bir aile: anne, kız ve büyük baba. Purge vaktine dakikalar kala otoyolda lastikleri patladığı için tehlikeli gecede korunmasız kalan bir çift. Ve intikam için arınma gecesini bekleyen eski polis memuru. Bu karakterlerin şehirde hayatta kalma mücadelesine tanık oluyoruz film boyunca. Aynı zamanda arınma gecesinin gerçek amacının ne olduğunu, neye hizmet ettiğini, kimlerin bu işten karlı çıktığını anlıyoruz. Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı anlaşılıyor. 

İmdb puanı 6.5 (98bin oylama) olan The Purge: Anarchy ilk filmde görmek isteyip de göremediğimiz her şeyi bize gösteriyor. Arınma gecesi distopyasına eklenen farklı karakter ve fikirlerle birlikte gecenin atmosferine kendinizi kolayca kaptıracaksınız. Hatta kendinizi onların yerine koyup ben olsam ne yapardım diye düşüneceksiniz emin olun! İlk filmden umduğunu bulamayanlar bu filmden memnun olacaktır.


The Purge: Election Year (2016)


Bu yıl gösterime giren serinin son filminde başrolde yine Frank Grillo'yu görüyoruz. Adından da anlaşılacağı gibi filmin konusu seçimler. Malum Kasım 2016'da Amerika'da başkanlık seçimleri var. Filmin konusu da buna paralel seçilmiş herhalde. Filmde arınma gecesinin kaldırılmasını isteyen büyük bir halk kesimi olduğunu görüyoruz. Ve onların temsilcisi olan senatör Charlie Roan (Elizabeth Mitchell) karşı tarafın adayıyla başabaş bir yarış halindedir. Elbette bu durum Amerika'nın yeni kurucu babalarını rahatsız etmektedir. Seçimlerden önce yapılacak olan arınma gecesinde kurallar değişir ve devlet görevlilerinin dokunulmazlığı kaldırılır. Böylece arınma gecesini kaldırmak isteyen başkan adayı açık hedef haline gelmektedir. Fakat, merak etmeyin, önceki filmden tanıdığımız Leo Barnes (Frank Grillo) senatörün koruma müdürüdür ve onun geceyi sağ salim geçirmesi için her şeyi yapacaktır. 

The Purge: Election Year'ın imdb puanı 6.0 (35bin oylama). Uzayan korku filmi serileri bir noktadan sonra kendini tekrar etmeye başlıyor. Bu da izleyicilerin tepkisini çekiyor doğal olarak. Bence purge serisinin üçüncü filminde seçimlerin ele alınması fena fikir değildi. Ama ne yazık ki ikinci filmden alışkın olduğumuz gecenin kaosuna yeni bir soluk getirememişler. Ayrıca tam da başkanlık yarışı devam ederken belli bir politik söylem içine girmesi de filmin eleştirilmesine sebep oldu. 


Serinin devamı olur mu bilemiyorum ama arınma gecesi distopyası belki günün birinde başka bir yönetmen tarafından daha iyi işlenebilir kim bilir. Yazının başlığında bulunan soruyu filmi izlerken hep kendime ve yanımdakilere sordum. Değişik cevaplar aldım. Senede bir gün arınma gecesi olsa siz ne yapardınız? Biriktirdiğiniz intikamları almak için sokağa çıkar mıydınız? Yoksa gecenin geçmesi için evde oturup bekler miydiniz? Yasalar, kanunlar, ahlak, din vb. pek çok şey aslında toplumun kontrolden çıkmasını önlemek için var. Suç işlemenizi engelleyen şey kanunlar mı yoksa duygularımız, içgüdülerimiz mi? 

(Cevaplanması gereken çok soru var. Ama onlar başka bir yazının konusu.)
 

14 yorum:

  1. Çok değişik bir şeymiş o kadar saatte dünyanın halini düşünemiyorum

    YanıtlaSil
  2. çok çok ilginçmiş konusu! hiç duymamıştım eline sağlık!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkür ederim. bence de konu çok ilginç ve yaratıcı.

      Sil
  3. Duydum bunu ama izlemeye fırsat olmadı Bunu yalnış bilmiyorsam şayet Irkçılıkla bir alakası olması gerekli diye biliyorum Kuzenim söylemişti tabi yanlış hatırlamadıysam Amerika'da son olaylarla bağlantılı demişti Kendisi orada yaşıyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ırkçılıkla ilgili göndermeler olabilir bakış açısına bağlı olarak.

      ayrıca herkes senaryonun ilginçliğinden bahsediyor fakat gerçek hayatta böyle bir şey olsa katılıp katılmayacağını söylemiyor.

      Sil
    2. Gerçek hayatta Kan görmek gibi korkularım olduğundan ve Bunun akabininde Dini inancım gereği ben kimseyi bu şekilde zarar veremezdim. Bununla beraber bu durumada karşı gelirdim. Olaysız ülkeler şuanda yok mu var kavgasız gürültüsüz Yine yanlış bilmiyorsam İsviçre cinayetlerin en düşük olduğu yer İsveç de bu şekilde Çözüm odaklı bir durum değil yukarıdaki dizi için Başka daha net nasıl anlatılır bilemedim :))

      Sil
    3. Epey izlenicek film bıraktın geride :))))) Her ikisini de izledim ama tabi daha tanıtamadım :))) 30 yakın tanıtmam gerekli film var ama nerede :)))))

      Sil
    4. ben izlediğim her filmi tanıtamıyorum ya. çok etkilendiğim ve farklı olduğunu düşündüğüm filmleri tanıtıyorum genelde.

      Sil
    5. Bu zamana kadar elbet çıkmıştır Çok iyi filmler geldi :)

      Sil
  4. Benzer şeyleri arkadaş bahsetmişti de ben bu tarz filmleri izlememesi konusunda uyarmıştım. İntikamlar, cinayetler kanunlardan değilde vicdandan geçiyor. Vİcdanı sızlamayan kanun dinlemiyor zaten.
    Böyle bir durumda ne yapardım sorusuna cevabın ise kendimi mahzene kilitler etrafın püri pak olmasını beklerdim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Vicdan konusunda size kesinlikle katılıyorum. Görüşlerinizi belirttiğiniz için teşekkür ederim.

      Sil
  5. Biz bu konuyu lisede felsefe dersinde tartışmıştık!
    Sınıftan genellike şu tür yanıtlar çıkmıştı
    ''sevmediğim insanalrı, öldürülmesi gereken insanları öldürürdüm''
    ''eve kapanır, bitene kadar çıkmazdım, sonuçta bana da zarar gelebilir''
    Ben hangisiyim orası sır :))

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...