24 Kasım 2015

Nazi altınları ve zombiler : Dead Snow

Dead Snow filminden

Haftasonu için dağ evine giden bir grup arkadaşın başı evde buldukları Nazi altınları yüzünden İkinci Dünya Savaş'ından kalma Nazi zombilerle derde girer. Dead Snow, farklı atmosferi ve konusu ile klasik zombi filmlerinden ayrılıyor. Sadece Norveç'in karlı dağ atmosferinde olması bile filmi ilgi çekici hale getiriyor. Dahası "kötü ruh"la anlaşma yaparak zombiye dönüşen Nazi askerleri kurgusu da son derece eşsiz bir senaryo ortaya çıkarmış. İlk filmin sonunda altınları ele geçiren Nazi zombiler, ikinci filmde hedeflerini büyüterek İkinci Dünya Savaşı'ndan kalan misyonlarını tamamlamak için kasabaya saldırmaya karar verirler. Dead Snow 2 için tam anlamıyla eğlenceli bir zombi-komedi filmi diyebiliriz. Ana karakter, tıpkı Yüzüklerin Efendisi'ndeki Aragorn'un ölüleri diriltip savaşa götürmesi gibi Nazi zombileri durdurmak için ölü Rus askerlerini diriltir. Norveç'li yönetmen Tommy Wirkola'nın çektiği Dead Snow art arda hiç sıkılmadan izlenebilecek türden bir zombi serisi.  


Dead Snow (2009)
Dead Snow 2 (2014)

22 Kasım 2015

Türkiye'de Geri Kalmışlığın Tarihi



İsmail Cem, Türkiye'de Geri Kalmışlığın Tarihi kitabında "geri kalmışlık" durumunun Osmanlı'dan itibaren nasıl oluşmaya başladığını neden-sonuç ilişkilerine dayanarak objektif ve tutarlı bir biçimde ortaya koymuştur. Adeta bir ders kitabı niteliğinde okutulması gereken bu eser hem Osmanlı hem de Cumhuriyet tarihimize dair önemli saptamalarıyla gençlere ve siyasetçilere yol gösterecektir.  

Osmanlılarda imparatorluğun bel kemiğini ve gücünü oluşturan toprak mülkiyeti anlayışının değişmesiyle başlayan ve geri kalmışlığı tetikleyen süreçler şu şekilde belirtilmiştir:

21 Kasım 2015

ISENGARD - Anadolu'da Muhafazakâr Talan ve Bilanço


 "Bir zamanlar yeşil ve latif olan bu yerlerin artık çukurlarla ve demir ocaklarıyla dolu olduğunu gördüm, İsengard'da kurtlar ve orklar oturuyordu..." J.R.R. Tolkien

ALIEN: COVENANT


Ridley Scott kendi yarattığı Alien evrenine Alien:Covenant ile geri dönüyor. Alien öncesini anlattığı üçlemenin ilk filmi Prometheus, 2012 yılında vizyona girmişti. Üçlemenin ikinci filmi Alien:Covenant için vizyon tarihi Ekim 2017 görünüyor. Dr. Elizabeth Shaw ve insansı robot David, "engineer" dedikleri yaratıcının kaynağını bulmak için galaksiler arası tehlikeli bir yolculuğa çıkacaklar. Prometheus filminden aklımızda kalan "Bizi niçin yarattılar ve şimdi neden yok etmek istiyorlar?" sorusunun cevabını acaba Alien:Covenant'da gerçekten bulabilecek miyiz?

imdb.

20 Kasım 2015

siya siyabend - bizon murat

Crossing the Bridge-The sound of İstanbul filminden

Sokak müziği denilince ilk akla gelen, en eski oluşumlardan biri Siya Siyabend. Eskiden İstiklal Caddesi, Tünel ve Galata civarlarında müzik yapıyorlardı. Artık onları sokaklarda göremiyoruz. Hem Beyoğlu'nda hem de Türkiye'nin farklı yerlerinde sahne alıyorlar. Fakat Bizon Murat'ı hala sokaklarda görmek mümkün, özellikle Beşiktaş çarşıda veya Kadıköy'de Moda taraflarında ona rastlayabilirsiniz. "Siya Siyabend cd'leri. Kendi müziğimi kendim satıyorum." diyerek kendi imkanlarıyla çoğalttığı cdleri satarken görebilirsiniz onu. Zaten bilenler bilir Bizon Murat'ın karakteristik sesini, bilmeyenlerin de hemen ilgisini çeker ve dönüp bakarsınız. 

Gerçek ismi Murat Serhasi Toktaş olan bu adamın müziğini yıllardır özellikle takip etmeye çalışıyorum. En son gittiğim konserlerinde gördüğüm kadarıyla performansında biraz düşüş var gibi. Özellikle internetten izlediğim eski videolar ve canlı kayıtlarla kıyasladığımda yılların getirdiği yıpranmışlığı hemen farkedebiliyorsunuz. Yine de daha uzun seneler boyunca onu dinlemek en büyük dileğim.  Bu adam bence Türkiye'nin farkına varamadığı önemli bir değer. Zaten kendisi de göz önünde olmayı sevmiyor fakat yaptığı işi ve fikirlerini keşke daha büyük kitlelere ulaştırabilse...

Fatih Akın'ın "İstanbul Hatırası: Köprüyü Geçmek" (Crossing the Bridge-The Sound of İstanbul) belgeselinde Siya Siyabend grubu da yer almıştı. Belgeselde Bizon Murat'ın müzik endüstrisini eleştiren cümlelerini ve diğer grup üyelerinin sokağa ve sokak müziğine dair ibretlik ifadelerini tarihe not düşmek isterim:

"Bunu tercih ettiğimizi anlamıyorlar. Sokaklarda bire bir insanlara kendimizi ifade etme yolunu tercih ettiğimizi anlayamıyorlar. Çünkü anlayışları şuna müsait: kasedi çıkarıyorsun, parayı alıyorsun, bir şekilde konserleri de koyuyorsun. Ne söylersen söyle. Söylediğinin alt yapısı, mahiyeti, hiçbir şeyi olmasın! Önemli değil. Biraz güzel bir sesin var mı? Biraz da tipin kurtarıyor mu? Tamam abi, seni sunarız. Bu insanlar da yerler!"

"Ben müziğin bir şeyleri değiştirebileceğine inananlardanım. Müzik dünyayı değiştirmek için oyuncaklarımızdan sadece bir tanesi."

"Sokak hemzemin oluşundan dolayı insanı birleştirir. Hangi sınıfsal temelden olursan ol, bütün insanları aynı hizaya getirebilir. Böyle bir özelliği vardır sokağın...
Ama diğer tarafdan da sokak, aslında çok ağır bir yozlaşmadır. Buna karşı koymak... Sokağın belleğinden bahsedemeyiz yani taşın belleğinden. Erkin Koray, Ankara sokaklarından bahsederken, kaldırımlardan bahsederken bu çok romantik bir şey. Bunu yaşayan adam bilir; taşın taş olduğunu... Taş, taştır. Oraya kafayı koyduğun zaman anlarsın taşın taş olduğunu..."

"Tinercisi de gelip yanımıza oturuyor. Ordan geçen elinde laptopuyla giden insanı da yüreğinden yakalıyoruz. Onları bir arada buluşturabiliyoruz. Hatta bazen biz aradan çekilip onları baş başa bırakabiliyoruz. Onların kendileriyle bir hesapları var, görüyorlar. "

Videoyu izlemek için tıklayın.

Crossing the Bridge-The sound of İstanbul filminden

Ağrı dağından uçtum:


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...