18 Aralık 2015

rüyada deniz yıldızı olduğunu görmek.

Dün rüyamda bir deniz yıldızıydım. Evet deniz yıldızı. Bunu nasıl anladım peki? Çünkü gözlerim kumsaldaki kum seviyesindeydi neredeyse ve gördüğüm şey uzun tırtıklı dokusuyla bir deniz yıldızının kollarıydı yani aslında benim kollarımdı. Bir yengeçin bana yaklaştığını farkedince kaçmaya çalışıyorum fakat kollarımı gerip sürünerek çok yavaş ilerleyebildiğim için korkuya kapılıyorum, çünkü yengecin beni yemek için geldiğini hissediyorum. Bir kayanın kuytu köşesine doğru sokulduğumda yengeç iyice yaklaşmıştı. Tam her şey bitti derken hızlıca görüş alanıma giren bir yılan yengeci bir anda yutuverdi. Sıradaki tehlikenin yılan olduğunu anlamıştım. Bir deniz yıldızı olarak aslında ne yengeçten ne de yılandan kaçma şansım olmadığını biliyordum. Beklemeye başladım. Tam yılan beni yemek için hamle yaptığı sırada arkadan bir adam yılanın kuyruğunu tutup çekti. Yılan da geriye doğru kıvrılarak adamın elini ısırdı. Yılan adamın elini ısırdığı anda rüyayı adamın gözünden görmeye başladım. Artık deniz yıldızı değildim, tekrar insan olmuştum fakat yılan parmağımı ısırdığı için canım çok acıyordu. Yılan bir türlü parmağımı bırakmıyordu, gerçekten çok fazla acı hissetmeye başlamıştım. Ve o anda uyandım. Elim gerçekten acıyordu uyandığımda.

Düğün ve cenaze

rüyada düğün ve cenaze görmek

Birkaç ay önce gördüğüm rüyayı defterime yazmıştım. Şimdi burada paylaşmaya karar verdim.

Rüyamda büyük dayımların eski evindeydik, ev oldukça kalabalıktı. İlk farkettiğim şey o anda annemin biriyle evleniyor olmasıydı. Ortanca dayım imam nikahı kıyacak olan hocaydı. Küçük dayım da kömür sobasının üzerinde bir şeyler pişiriyordu, nedense onun helva olduğunu hissettim. Evde pek çok akraba, tanıdık ve komşu vardı. Evin içinde dolaşırken ilk başta farkına varmıyorum fakat sonradan annemin babamdan boşanıp başka biriyle evleneceğini anlıyorum. O zaman anneme biraz nefret duyuyorum. Babam tek başına ne yapar diye düşünüp üzülüyorum.Küçük dayımın sobanın üstünde helva pişirdiğini anladığım anda ortanca dayımın da onun yanında dua okuduğunu farkediyorum İşin tuhafı evin içinde hem annemi hem de babamı görüyor olmamdı.. Daha sonradan anlıyorum ki ev sadece düğün evi değil aynı zamanda cenaze eviydi. Babam öldükten sonra annemin başka biriyle evlenmesiyle ilgiliydi rüya. Her iki durumda da -düğün veya cenaze olması- hem annemin hem de babamın aynı evde bulunuyor olması son derece gerçekdışıydı. Aslında düğün veya cenaze olduğu iki durumda da babamın orada olmaması gerekir. Her iki durumda da babam bir hayalet gibi evin içinde dolaşıyor olabilir ve ben onun gerçekten orada olduğunu düşünüyor olabilirim.
Sonradan vardığım sonuç şu oldu: Babam ölmüştür ve annem başka biriyle evlenecektir. Babamın cenazesi ile annemin düğünü aynı anda aynı evde gerçekleşiyordur.

6 Aralık 2015

Casuslar Köprüsü ve Amerikan Propagandası


Casuslar Köprüsü - Bridge of Spies

Bazı basit gerçekler vardır. Örneğin, devletler güvenliğini tehdit eden bir casus veya terörist yakaladığında onu konuşturmak ister ve her türlü psikolojik-fizyolojik işkence yöntemini kullanır. Sanırım aklı başında herhangi biri bunun aksini iddia edemez. Peki ana konusu Amerika'da yalanan Rus ajan Rudolf Abel ile Rus hava sahasında uçuş yaparken düşen Amerika'lı casus pilot Gary Powers'ın takası üzerine kurulu olan Steven Spielberg'in son filmi Casuslar Köprüsü ( Bridge of Spies ) filmini izlerken böylesine basit bir gerçekliğin atlanmış olması sizi ne kadar etkiler? Beni gerçekten etkilediğini söyleyebilirim. Rudolf Abel'in avukatı James B. Donovan filmin ilk yarısında insan haklarına, adil yargılanma hakkına, Amerikan anayasasının insanlara tanıdığı hakların korunması gerekliliğine vurgu yapıyor. Adalet ve eşitlik vurgusunun bu kadar bol keseden yapıldığı senaryoda bazı basit gerçeklerin eksikliği maalesef  filmi tam anlamıyla bir Amerikan propagandasına dönüştürmekle kalmıyor aynı zamanda filmin kendisi ve savunduğu değerler arasında tam bir ikiyüzlülüğe sebep oluyor.

Rudolf Abel'in adam akıllı sorgulanmadığını hatta hapishanede resim yapabildiğini görüyoruz filmde.Öte yandan Gary Powers'ın sorgulanma teknikleri  tüm şiddetiyle izleyiciye sunuluyor. Bu film 90'larda gösterime girseydi gerçekten Amerikan propagandası yapmakta başarılı olabilirdi. Fakat bilgiye erişmenin kolaylaştığı günümüz koşullarına göre komik ve anlamsız kaldığını söyleyebilirim. Zira geçen sene ABD senatosu tarafından yayınlanan CIA hakkındaki işkence raporunda 11 Eylül saldırılarından sonraki dönemde CIA'in Guantanamo Hapishanesi'nde, Avrupa ve Asya kıtalarındaki gizli sorgu odalarında ne kadar insanlık dışı yöntemlerle sorgulama yaptığı belgelendi. 21. yüzyılda terör gerekçesiyle durum böyleyken, soğuk savaş döneminde Amerika'da yakalanan bir Rus ajanın durumunun bundan daha iyi olacağına inanmak gerçekten zor. Tabii ki filmin amacı işkenceleri anlatmak değil ama yaşanmış tarihi bir olaydan yola çıkıyorsanız sadece kostümler, eski arabalar ve 1950'lerın şehirlerini yarattığınız setlerden biraz daha fazlasını vermelisiniz izleyiciye. En azından gerçekleri çarpıtmadan...

1957 yılında geçen filmle ilgili en ironik bulduğum bir diğer nokta ise ilkokuldaki öğrencilere atom bombasının anlatıldığı sahneydi. Soğuk savaşın gerilimi nükleer silahlarla oldukça ilgiliydi. Herkes Rusların Amerika'ya atom bombası atacağından korkuyor ve çocuklara okulda böyle bir durumda sirenler çalınca ne yapılacağı anlatılıyor. Gözü yaşlı çocuklar görüyoruz. Oysa bildiğiniz gibi dünya üzerinde atom bombası iki kere savaş amacıyla kullanıldı. 6 Ağustos 1945 Hiroşima ve 9 Ağustos 1945 Nagasaki. Her ikisi de Amerika tarafından Japonya'ya atılan bombalar yüzünden onbinlerce insan hayatını kaybetti. Soğuk savaşın nükleer geriliminde kimse bundan -bu noktaya nasıl gelindiğinden- bahsetmiyor. Çünkü propaganda bunu gerektiriyor. Savaştan korkan  masum çocuklar ve Amerikalılar görmemiz gerekiyor ekranda. Amerika tehditlere boyun eğmeyen dik duran adam olarak betimleniyor ve ülkesini korumak için elinden geleni yapıyor...



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...